AkdaÄŸmadeni Mutlu Son

AkdaÄŸmadeni Mutlu Son

“Benim bildiÄŸim, ” gizleyemediÄŸi öfkeyle gözleri parlıyordu, “ÅŸu ki — ” sonra durdu ve kollarını kavuÅŸturdu. AkdaÄŸmadeni Mutlu Son “Ne?” dedi Turner. Miranda pencereye döndü. “Sen anlayamazsın.” Ve sonra ekledi, “zaten dinlemezsin de.” AÅŸağılayan ses tonu adeta Turner’ın bedenine çiviler çakıyor gibiydi. AkdaÄŸmadeni Mutlu Son “Lütfen. Huysuzluk sana yakışmıyor.” Miranda hışımla döndü. “Peki, iyi mi davranmalıyım? Söyle bana, benim iyi mi hissetmem gerekiyor?” Turner’ın dudakları kıvrıldı. “Şükran duyabilirsin mesela.” “Şükran mı?” Turner arkasına yaslandı, sanki küstah birisi ÅŸeklinde görünmeye çalışıyordu. “Seni kullanabilirdim, biliyorsun. Kolaylıkla. Fakat bunu yapmadım.”

Miranda yutkundu ve geri çekildi. Sonrasında nefret dolu bir halde mevzuÅŸmaya baÅŸladı. “Sen nefretliksin, Turner.” “Ben sana bir tek gerçeÄŸi söylüyorum. Ve neden daha ileri gitmediÄŸimi biliyor musun? GeceliÄŸini üzerinden çıkarıp o kanepenin üzerinde niçin sana sahip olmadığımı biliyor musun?” Miranda’nın gözleri büyüdü, soluk alma sesleri iÅŸitilir hale geldi. Turner kendisinin ham, kaba ve evet, nefretlik bulunduÄŸunu biliyordu ama kendine hâkim olamıyordu, kabalığının önüne geçemiyordu, çünkü kahretsin, Miranda idrak etmek zorundaydı.

AkdaÄŸmadeni Mutlu Son

Gerçekte onun ne iÅŸe yaradığını, gücünün neye yetip yetmediÄŸini anlamalıydı. İşte bu – bu. Onun için.AkdaÄŸmadeni Mutlu Son  Onun için onurlu olanı yapmayı baÅŸarmıştı ama o bunu takdir bile etmiyordu. “Sana anlatayım, ” dedi resmen tıslayarak. “Sana saygımdan dolayı durdum ve sana bir ÅŸey söyleyeceÄŸim – Durdu, kendinden emindi ve Miranda merakla ona baktı, cesurdu, kışkırtıcıydı, sanki – Sen ne demek istediÄŸini bile bilmiyorsun, der gibiydi. Problem buydu. Turner ne demek istediÄŸini bilmiyordu.

Tam ona, onu ne kadar istediÄŸini söylemek üzereydi. Ebeveyninin evinden baÅŸka bir yerde olsalardı, acaba Turner kendini engelleyebilir miydi, bundan kesin deÄŸildi. Kendine engel olabileceÄŸinden kararlı deÄŸildi. Ama Miranda’nın bunu bilmesi gerekmiyordu. O bunu bilmemeliydi. Onun Turner üzerinde böyle bir güce sahip olmasına gerek yoktu. Miranda’dan çok kendi kendine, “İnanabiliyor musun?” diye mırıldandı, “Senin geleceÄŸini mahvetmek istemedim.” “GeleceÄŸimi bana bırak, ” dedi Miranda öfkeyle. “Ben ne yaptığımı biliyorum.” Turner küçümser bir havada homurdandı. “Daha yirmi yaşındasın.Her ÅŸeyi bildiÄŸini sanıyorsun.” Miranda ona dik dik baktı. “Ben yirmi yaşındayken her ÅŸeyi bildiÄŸimi sanırdım.